Anne ve babaların en çok yaptığı hatalar!

Hepimiz ideal anne baba olmak için çabalarız. Ama bu o kadar da kolay değil. Uzmanlar bazen istemeden hatalar yaptığımızı ve en değerli varlıklarımıza zarar verebildiğimizi söylüyor.

 

İdeal anne babayı tanımlamak zor olmakla beraber başarılı anne babalar, çocuğun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoş görülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan, davranışlarında belirli bir devamlılık ve kararlılık sağlayan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen anne babalardır.

Ancak Anne babalar çocuk yetiştirirken farkında olmadan hatalar yapmaktadırlar. Yapılan bu hatalar; çocukların bütün hayatını olumsuz şekilde etkilemekte, çocukların antisosyal davranışlar göstermelerine ve ruh yapılarının bozulmasına sebep olmaktadır.

Bunlardan bir kaçını şöyle sıralayabiliriz:

Anne babaların en çok yaptığı hatalar


Aşırı koruyucu ya da otoriter olma
Duygularını aşırı dışa vurma
Fikirlerini ve davranışlarını çocukların tepkilerine göre değiştirerek tutarlılıktan yoksunlaşma 
Anne – baba arasında ortak bir dil geliştirememe 
Mükemmeliyetçi tavır sergileme
İlişkide arkadaşlık boyutunu geliştirmeye çalışırken ebeveynlik kimliğinden uzaklaşma 
Haklar ve sınırlar konusunda kendi kafa karışıklıklarını çocuğa yansıtma

 

 

Anne babalıkta doğru bildiğimiz yanlışlar

Her davranışın kontrol altında tutulması gerektiğini sanmak
Çocuk için mükemmeli istemek
Özgüven aşılamak için çocuğa sıklıkla “Sen özel ve farklısın’’ mesajı vermek
Çocuğu ruhsal ve fiziksel olarak korumayı, ona “Hayır, yapma” demeyerek sağlayacağını düşünmek  Demokratik tutum sergilemek adına her önemli kararda konuya çocuğu da katmak
Hata yapmaması için aşırı önlemler almak ya da kısıtlama eğilimi göstermek 
Çocuğun oyun ihtiyacını küçümsemek 
Özellikle babaya aşırı otoriter rol yüklemek 
Çocuğun babaya duyduğu gereksinimin önemini anlayamamak

Ergen çocuğunuza böyle davranın! 

Ebeveynlik kimliğinden uzaklaşmadan, ergenin en iyi ve en yakın arkadaşı olmaya çalışın. 
Adil olun, onu ve iç dünyasını tanımaya uğraşın. 
Çocukla geçirilen zamanın uzun değil, nitelikli olmasına özen gösterin. 
Onunla sadece bir sorunun varlığında değil, her zaman iletişim kurmaya çalışın. 
Ergenin zevklerine uygun faaliyetler düzenleyin. 
Sizden farklı olan duygu ve düşüncelerine saygı gösterin ve onları ifade etmesini destekleyip kolaylaştırın. 
Mümkün olduğunca çok konuda inisiyatif almasını sağlayın. 
Özgürlük alanları tanıyın. 
Çocuğunuzun arkadaşlarının kim olduklarını bilin ve onları evinize getirmesine izin verin.  Arkadaşlarını önemseyin ve onları tanımaya çalışın. 
Size bir şey anlattığında ciddiye alın ve iyi bir dinleyici olun. 
Çocuğunuz sizinle iletişim halindeyken her cümlesinde ona bir şey öğretmeye ya da öğüt vermeye çalışmayın. 
Güvenlik önlemleri aldıktan (internet kullanımı, izlediği kanallar vs.) sonra mahremiyetine (odasına aniden girme, günlüğünü okuma, telefon mesajlarını kontrol etme vs.) saygı gösterin. 
Hakaret, şiddet, aşırı ceza verme eğilimi göstermeyin.

 



Aşırı koruyucu mu, otoriter misiniz?

Aşırı koruyucu aileler: Çocuklarının başına her an bir şey geleceği korkusuyla onu her şeye karşı korumaya çalışır, genellikle aşırı hoşgörülü ve şımartıcı bir tavır sergilerler. Bu tip aileler her şeyi çocuklarının yerine kendileri yaparak onları koruduklarını düşünürler. Bu tavır aslında ebeveynin kendi kaygı problemlerinden kaynaklanır. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar yetişkinlik döneminde aşırı kaygılı, bağımlı, özgüven sorunları yaşayan, atılganlık gösteremeyen, bencil bireyler olurlar.

Tutarsız aileler: Çocuk eğitimi konusunda görüş ayrılığı yaşayan ebeveynlerde tutarsız tavırlar oluşur. Çocuk kendi davranışları karşısında ebeveynlerinden farklı geri bildirimler aldığı için nasıl davranması gerekeceğini öğrenemez. Böylelikle davranışlarını karşıdaki kişinin duygusal haline göre ayarlayan, cezaya fazla direnç gösteren, sosyal çevre ile uyumsorunları yaşayan bireyler haline dönüşürler.

Otoriter - baskıcı aileler: Çocuğun gereksinimve duygularını ifade etmesine izin vermeyen, ebeveynliği kuralcılık ve kendi isteklerinin katı şekilde uygulanması olarak algılayan anne - babalar, otoriter ve baskıcı olarak tarif edilebilir. Sert, kesin ve soğuk olup ancak çocuk istenen tavrı gösterdiğinde ona sevgi gösterirler. Bu tavırla yetişen çocuklar yetişkinlik döneminde duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen, baskı altında çekingen ve uysal; diğer koşullarda şiddet eğilimi gösteren bireyler haline gelirler.

Mükemmeliyetçi aileler: Son yıllarda giderek artan, çocuklarının hep en iyi olmasını isteyen, başarı odaklı ve dolayısıyla çocuklarını sıklıkla başkalarıyla kıyaslayan ebeveynler için “mükemmeliyetçi” denilebilir. Bunun altında hayattamükemmeli ve kusursuzluğu arayan bireylere özgü bir tavır vardır. ‘’Proje çocuk’’ denilen istek içerisinde, çocuktan aşırı beklenti söz konusudur. Aşırı beklenti çocuğu isyankâr ya da uzlaşmaz yapabildiği gibi; çok hırslı, başarı odaklı, hayat sevincinden yoksun, elde ettiklerinden tatmin olmayan, hep daha iyi ve daha fazlasını isteyenmemnuniyetsiz kişilere dönüştürebilir.



Çocuk merkezci aileler: Bu tür aile yapısında çocuğu kendi başına buyruk, kuralsız ve denetimsiz bırakan bir tavır hâkimdir. Yapılması ve yapılmaması gerekenler çocuğa anlatılmaz ya da tutarlı bir şekilde sunulmaz. Ara sıra sert çıkışlar, cezalar, kısıtlamalar olsa da bunlar çocuğun davranışının yanlışlığını anlatmaktan çok uzaktır. Bu şekilde yetişen çocuklar; çevresine ve kendisine zarar verecek davranışları denetleyemeyen, özel olduğunu düşünen, hiçbir kural ve sınıra uymak zorunda olmadığına inanan, davranış problemleri yaşayan bireyler haline dönüşürler.

Sağlıklı aileler: Çocukları için esnek ve hoşgörülü bir tavır sergileyen, çocuğun ihtiyaçlarını sezen, ona karşı koymayıp isteklerini dinleyebilen, uygun cevaplar veren, gerçekçi limitlerle hak ve sınırlılıklarını öğretebilen, tutarlı, oyun ihtiyacını karşılayan ve ortak faaliyetler yapan ebeveynlik tavrını kapsar. Bu ise, girişken, bağımsız, gerçekçi, sınır ve haklarının ayrımını yapabilen özgüvenli bireyler yetiştirmeye olanak sağlayan bir tavırdır.

Ergenlik en sancılı dönem

Çocuğun kendi kimliğini keşfettiği, ilgisini aileden çok akran gruplarına yönlendirdiği “ergenlik” dönemi, anne-baba-çocuk arasındaki en sancılı dönemlerin başında gelir. Çocuk bu dönemde bireyselleşme ihtiyacını anlayamayan ya da bu süreci doğru yönetemeyen ebeveynlere karşı, kurallara başkaldırma, aile ortamında içe kapanma, diğer aile üyeleriyle iletişimlerini kısıtlama, ev içerisinde tek başına zaman geçirme gibi eğilimler gösterir. Aile üyeleri sıklıkla sorunlar yaşar.

Ebeveynlerin ikisi de uygun rol model olmalı

Mutlu ve güvenli bir çocuk yetiştirmek için ebeveynlerin kendi aralarındaki iletişimin sağlıklı ve evde koyulan ortak kurallara uyumun tam olması gerekir. Tek ebeveynin çaba göstererek kurallar koyup uyumlu olması, çocuğun eve bağlılık ve saygı geliştirmesini sağlayamaz. Ebeveynlerin her ikisinin de bu konuda çocuğa uygun rol model olması gerekir. Anne - babanın diğer aile üyeleriyle olan ilişkilerinde gösterdiği saygı ve aldığı sorumluluklar çocuğun öğrenme davranışına doğrudan yansıyacaktır. Aile üyelerinin belli bir saatten sonra evde olmaları, ortak yenen akşam yemekleri, kahvaltı sofraları, özel günler ve tatillerde aile üyeleriyle yapılan düzenli ortak faaliyetler çok önemlidir.

 

Bazı konularda ise bir uzmanla görüşmemiz hem bizler için hem de çocuğumuz için doğru bir seçim olacaktır. Bunlardab bir kaçını şöyle sıralayabiliriz:

 

Temel alışkanlıkların kazandırılmasında güçlükler (beslenme, tuvalet, uyku) 
Okul fobisi 
Aşırı hareketlilik 
Parmak emme 
Tırnak yeme 
Çekingenlik Tikler Konuşma gecikmesi,konuşma bozuklukları, kekemelik 
Baş edilemeyen sınav kaygısı 
Aşılamayan aile içi iletişim sorunları 
Ergenlik dönemi krizleri
Akademik başarıda ani düşüşler
Öfke nöbetleri 
Davranış sorunları 
Öğrenme güçlüğü

 

 


 


07.01.2023 18:22:46