ÜNİVERSİTEYE GEÇİŞ SÜRECİNDE ÖĞRENCİ PSİKOLOJİSİ
Üniversite öğrenciliği, birçok gencin düşlerinde ve hayallerinde özlemle istenen ve beklenen bir yaşam dönemidir. Üniversiteye ilk kez başlayan öğrencilerkendileri için yeni, farklı ve yabancı sayılabilecek bir ortamın içine girmektedirler. Liseden farklı birözgürlük ve özerklik ortamı içinde mesleki dersler,değişik boyutlardaki arkadaşlıklar ve hoca ilişkileri üniversite öğrenciliği yaşantısının yeni deneyimleriarasında yer alır.
Üniversitede öğrenci olmak, üniversite kazanılanşehirde aileden uzak yaşamak, öğrencilerde kaygı vestres üretecek bir ortamın oluşmasına sebepolmaktadır. Üniversite öğrencisi, birey olarak kendi gelişimsel sorunları olan bir kişidir. Üniversite öğrencisi ne yetişkindir, ne de çocuktur. Genellikle çocukluktan gençliğe ve yetişkinliğe geçmedöneminin sıkıntılarını yaşayan bir bireydir1.Üniversite öğrencileri, kendi kimliklerini bulma,çocukluk döneminin değerleri yerine toplumdeğerlerine uyum sağlama, daha geniş toplumsal veevrensel değerleri benimseme ve sosyal olgunluğaerişme durumundadırlar.
Üniversiteye hazırlık aşamasında, çocuklara yapılanbaskılar, başarı merkezli aile tutumları ve dahafarklı faktörler öğrencilerde birçok sorununoluşmasına neden olmaktadır. Sorunlarını öteleyipçözümü, üniversiteye yerleştikten sonraya bırakangençler, üniversite ortamında bu sorunlarıyla başetmeye çalışmaktadırlar.
Yaşamın önemli bir parçasını oluşturan üniversite çağı, ergenlik dönemi gibi yaşam krizinin ardındanbaşlaması nedeniyle üzerinde özenle durmayı vearaştırma yapmayı gerektiren bir dönemdir. Öğrencilerin geçirmiş oldukları gelişim aşamasına, farklı ortamlarda bulunma zorunluluğu, değişim koşulları ve çevresel faktörler de eklenince"üniversite öğrenimi" olgusu başlı başına biraraştırma konusu haline gelmektedir. Bu açıdanüniversite öğrencilerinin ihtiyaçları, problemleri,yaşam sorunları, iletişim sorunları, kimlikgelişimleri, üniversite ortamına uyum süreçleri,mesleki tutum girişimleri, psikolojik hizmetlerdenfaydalanma imkânları ve tutumları, üniversitelerinpsikolojik hizmetler servislerinin daha kapsamlı faaliyet gösterebilmesinde, öğrenciye yönelik kişilikhizmetlerinin geliştirebilmesinde ve daha iyiyapılandırılmasında büyük önem taşımaktadır.
Üniversite hayatının “bambaşka” olduğunu etrafımızdan sıkça duyarız. Peki bu “bambaşka”nın içine neler girdiğine kısaca bir göz atalım. Üniversite hayatı yeni insanlarla birçok şeyi paylaşacağımız yeni bir yaşam biçimidir. Bu yeni yaşam biçimine yaklaştıkça ve içinde yer almaya başladıkça; heyecan, kaygı, gerginlik ve birçok duyguyu bir arada hissedebiliriz.Hangi derslerin alınacağı, hangi dersliklerin kullanılacağı, hangi hocalardan dersler alınacağı çoğunlukla belirlenmiştir. Bununla beraber, üniversite hayatı çok yeni bir yaşantı olduğu için alışık olmadığımız bizim için yeni bir çok durumla karşılaşabiliriz. Yeni bir ortam, tanımadığımız kişiler, yeni hocalar, yeni dersler, belki yeni bir şehir ve alışık olmadığımız yeni bir hayat… Her şey yeni olduğu için kendinizi yabancı, farklı, tedirgin, yalnız, üzgün ve belki de öfkeli hissediyor olabilirsiniz. Yeni dönemlere alışma sürecinde karmaşık duyguları bir arada yaşıyor olmak oldukça doğaldır. Hisler ve tepkiler kişiden kişiye farklılık göstereceği için bu gibi durumlarda kendinizi başkasıyla kıyaslamanız da doğru olmaz.
Üniversite yaşamı, hem kişisel hem de akademik gelişimleri ve mücadeleleri beraberinde getirir. Daha öncesinde kişi, tanıdığı ve güvendiği ortamlarda yaşamını sürdürürken o ortamın zorluklarıyla mücadele etmeyi öğrenmiştir. Şimdi yeni bir ortamda olduğu için yeni bir mücadele içine girmiştir. Üniversite yaşamına uyumun içine, yeni sorumluluklar, bireyselleşme ve karar verme gibi yetkinliklerimizi geliştirmeyi öğrenmek ve hem kişisel hem ilişkisel yeni beceriler kazanmak girmektedir. Alışma sürecinde, yeniliklere alışmanın zorluğu kadar eski tanıdık ortamları ve alışkanlıkları geride bırakmanın getirdiği zorluk da söz konusudur. Bu değişimlerle her birey farklı bir şekilde baş eder. Kimileri hemen yeni durumlara uyum sağlarken, kiminin uyum sağlaması daha fazla zaman alır. Kimileri akademik konulara (ders işleyişi, mekan kullanımına ve her hocanın ayrı bir tarzı olması vs.) uyum sağlamakta zorlanırken, kimi de ilişki problemleri (oda arkadaşıyla anlaşma, arkadaş edinme, ilişki kurma vs.) yaşayabilir. Üniversite hayatıyla ilgili zorluklar özellikle evden ilk defa ayrılmış, çok farklı kişilerle ilişki kurabileceği ortamlarda bulunmamış ve üniversitede önceki hayatından tanıdığı olmayan kişilerde daha fazla gözlemlenir. İlk günler geride kaldıkça yaşanan karmaşık hisler ve bilinmezlik azalır, yerini daha olumlu duygulara bırakır.
Üniversite hayatına başlamış kişinin bilmesi gereken belki de en önemli nokta, bu zorlukları sadece kendisinin hissetmiyor olduğudur. Zorlanıyor olmak kişinin yetersiz olduğu ya da başarısız olduğu anlamına gelmediği gibi, bu zorluklarla baş edemeyeceği anlamına da gelmez. Üniversite çalışanları, bu sürecin zorlu olduğunu bildikleri için öğrencilere destek olabilmek adına çeşitli çalışmalar uygularlar. Ayrıca birçok üniversitenin bünyesinde öğrencilerin ücretsiz olarak faydalanabileceği Psikolojik Danışmalık Birimleri bulunmaktadır. Öğrenciler bu birimlere başvurarak, herhangi bir zorluğa ilişkin olabileceği gibi, uyum sürecinde yaşadıkları zorluklara ilişkin de psikolojik destek talep edebilirler. Bu gibi durumlarda profesyonel destek alıyor olmak ileride de benzer durumlarla karşılaşıldığında baş etme konusunda kişiye kolaylık sağlayacaktır.
Son olarak, üniversiteye uyum sürecinde zorluklar yaşanıyor olunsa da, bu bir süreçtir ve bu süreç geçtikten sonra bizim için üniversite alıştığımız, bildiğimiz ve hatta bağlandığımız bir yer olacaktır. Belki de hayatınızın en güzel zamanlarını geçireceğiniz ve çok güzel ilişkiler geliştireceğiniz bu dönemi keyifle yaşamanızı dilerim.
10.03.2023 18:29:28