Türk sosyal hayatına yön veren geleneklerimiz, kültürümüz köklü bir tarihe dayanıyor ve modern çağa direniyor. Her biri yardımseverlik, dayanışma, ihtiyacı olanlara el uzatma, kibarlık gibi erdemler barındıran bu geleneklerin bir bölümünü kaybettik. Kimimize bu gelenekler eskileri hatırlatırken kimimiz ise “Biz bunları hala yapıyoruz” diyor. Biz de sizler için bu gelenekleri tekrardan bir araya getirdik
Zimem Defteri
Ramazan günlerinde zenginler bakkal, manav gibi dükkânlara giderdi ve veresiyelerin yazıldığı zimem defterini çıkarmalarını isterdi. Defterden rastgele bir sayfa koparılır ve “Silin borçlarını, Allah kabul etsin” derlerdi.

Mumu Söndürmek
Eskiden mumu veya lambayı yakmak, söndürmek gibi tabirler kullanılmazdı. Bu kelimelerin kaba olduğu düşünülür, lambayı uyandırmak ya da mumu dinlendirmek gibi ifadeler tercih edilirdi.

Tanrı Misafiri
Kültürümüzün değerli Tanrı misafiri’ kavramında karnı aç olanlara kapımızı açarız. Özellikle Ramazan’da maddi durumu iyi olanların iftar vakti evlerinin kapısını açık bıraktığı ve açların çekinmeden girip sofraya oturdukları bilinir.

Kapı Tokmağı
Osmanlı’da kapılarda iki adet tokmak vardı. Erkek misafirler kalın, kadınlar ise ince ses çıkaran tokmağı kullanırlardı. Böylelikle ev halkı da kapıdaki misafir hakkında bilgi sahibi olur, ona göre karşılarlardı.

Türk Kahvesi
Eve bir misafir geldiğinde kahvenin yanında bir bardak su ikram edilirdi. Misafir eğer aç ise suyu, tok ise kahveyi içerdi. Ev sahibi böylece misafirin aç olup olmadığını hemen anlar ve sofra kurardı.

Gidenin Ardından Su Dökmek
Su berekettir, kutsaldır. “Su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.

Su İçerken Başı Tutmak
Anadolu’da su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.

Nazar Boncuğu
Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır.Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır.

Görücü Usulü Kız Görmeye Gitmek
Tespit edilen kızların evine görücüler, kendi aralarında kararlaştırdıkları bir günde haber vererek gidereler. Gelen misafirlerin ziyaret sebeplerini anlayan ev sahibi misafirlerine gereken saygıyı gösterirse de, kızlarını birden bire verecek izlenimini yaratacak davranışlardan kaçarlar. Eve dönen görücüler görebildiklerini konuşurlar ve kız ile ailesi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karara varırlar. Kız oğlana gösterildikten sonra kesin bir sonuca varılır.

Düğün Hazırlıkları
Düğün genellikle üç gün sürer. Düğünden bir hafta on gün önce hazırlıklara başlanır. Düğün yemekli ve çalgılı olacaksa aşçı ve çalgıcılar tutulur. Kız tarafı, kız için elbiseler ve kumaşlar beğenir, oğlan tarafı, bunların masraflarını karşılar. Köylerde yapılan düğünlerde oğlan tarafı okucu (okuyucu) çıkararak düğün gününü duyurur.

Bayram Gelenekleri
Mübarek günlerde topluca mahalle camilerine gidilir. Evlerde ise “geçe bekleme” adı verilen ibadetler yapılır. Yine mübarek günlerde şehir merkezlerinde kandil simitleri satılır. “Arasta” denilen yerlerdeki esnaflar, bir araya gelerek ortaklaşa irmik helvası yaptırıp sokak başlarında hayır için dağıtırlar. Arife günü veya bayram namazından çıktıktan sonra mezarlıklara gidilir, geçmişlerin ruhuna fatihalar okunur. Ramazan boyunca herkes oruç ve namaz ibadetlerini yapmaya çalışır. Kurban bayramlarında yine mezarlıklara gidilir ve yakın akrabalardan başlamak üzere bayram ziyaretleri yapılır.
