GüNCEL Haber Girişi : 29 Mayıs 2024 23:29

Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar okusun

Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyanlar okusun

adını bürütüs koydum artık herkes seni böyle anıcak lakabında bu olucak yalamı ? Dogrumu? Vicdanınla sen biliceksin. doğru  lakap. Sen de mi Brutus Hikayesi Nedir?
Rivayete göre, Brutus Sezar'ın en yakın arkadaşıydı. Sezar'ın önce saldırganlara karşı koymaya çalıştığı, fakat Brutus'u görünce, bu sözleri (Et tu, Brutus?) söylediği ve karşı koymayı bıraktığı rivayet edilir. Sezar'ın ölmeden önce bu sözü söylediğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bazı tarihçiler, Sezar’ın Yunanca Sen De Mi, Oğlum?" dediğini yazmıştır. Yani, bu konuda epey rivayet var.Çok bildiğini söyleyen, karşı tarafa bu duyguyu aktarmaya çalışan herkese mesafeli yaklaşırım. Bu tür kişilerin söylediği her şeye de her zaman şüpheyle bakmışımdır! Garipsemeyin lütfen, yaşadığım süre zarfın da edindiğim tecrübeler bana bunu öğretti. 

İnsan aklı kimin doğruyu, kimin yanlışı, yalanı dolanı söylediğini anlayacak gelişim seviyesine zaman içinde erişmiştir. Zaman tünelinde yol almakta olduğumuz dünyamızda, doğruyu bulmak için doğru zamanda, doğru insanlarla beraber olmak gerekir. 

Aklıyla hareket eden, düşünme yetisini kullanan insanları kandırmak şüphesiz zordur! Ama aklını duygularıyla karıştıran, aklını kiraya veren insanları yönlendirmek bir o kadar da çok kolaydır. Bir kısım insanlar şahsi menfaatleri için, bir kısmı da bulunduğu mahalle baskısıyla doğruyu bilmelerine rağmen yanlış davranış biçimi gösterebilirler. 

Her insanın canını yakan çok şeyler olabilir. Bunların neler olduğunu kişilere sorsak, her biri değişik şeyler sıralayacaktır. Herkese göre değişiklik gösteren şeylerdir bunlar. Bununla birlikte kişinin en yakınları veya güvendikleri tarafından ihanete uğraması belki de insana en fazla acı veren şeydir. 

Oysaki insanın değer verdiği kişiler ve özellikle yakınları tarafından ihanete uğraması yeni bir şey değildir. İnsan var oldukça olabildiğince de tekrarlanacak bir olgudur.

Tarihten günümüze gelen ve bu anlattıklarımla özdeşleşen olay “sen de mi Brutus?" veya “sen bile mi Brutus?" olarak bilinir. Bu söz, kişinin en yakınlarının veya en güvendiklerinin ihanetini anlatmak için kullanılır. 

Rivayete göre, Brutus Sezar'ın en yakın arkadaşıydı. Sezar'ın önce saldırganlara karşı koymaya çalıştığı, fakat Brutus'u görünce, bu sözleri (Et tu, Brutus?) söylediği ve karşı koymayı bıraktığı rivayet edilir. Sezar'ın ölmeden önce bu sözü söylediğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bazı tarihçiler, Sezar’ın Yunanca Sen De Mi, Oğlum?" dediğini yazmıştır. Yani, bu konuda epey rivayet var. 

Bizim burada asıl konumuz Sezar ve Brutus’u anlatmak değil. Ama insanların ‘keşkelerinde’ yakınlarının ihaneti ve aymazlığı tavan yapar. Güvenip, yardım ettiğiniz, elinden tuttuğunuz, bir yerlere gelmesi için destek verdiğiniz, koruduğunuz, kolladığınız insanların bir süre sonra size bayrak açtıklarını, dedikodunuzu yaptıklarını, sizi beğenmediklerini, arkanızdan işler çevirdiklerini duyarsınız. Ne ki gerçeğin soğuk yüzünü kendiniz yaşayana kadar böyle bir şeyin olabileceğine inanmazsınız. İnanmak istemezsiniz. Yaşayınca bile buna inanmanız epey bir zaman alır.

Geç de olsa kabul edersiniz ve kalbi katılaşmış, daha kendine dönük, daha umursamaz ve daha bir gerçekçi olarak yolunuza devam edersiniz. İhanetlerin önemli bir görevi kişiyi kendine getirmesi ve bir iç hesaplaşmasının yapılmasını sağlamasıdır. Buradan çıkaracağınız ders ile kime el vereceğinizi, kime el vermeyeceğinizi öğrenmiş olursunuz. İyi ile kötüyü, yanlış ile doğruyu ayırt etmeyi öğrenirsiniz. Bir de yılanın başını küçükken ezmeyi de. 

Zira insan akıl dışı bir varlıktır. Kimin ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz. İnsanın bir tarafı her şeye rağmen bir türlü olgunlaşmamışsa o insan karşısındakine faydadan çok, zarar getirecektir. Öyle insanları yüceltmek ve elinden tutmak diğer hakiki iyilere ve doğruya ihanet gibi olacaktır. Herkes, Mevlâna misali; “Hamdım, piştim oldum Elhamdülillah” diyemiyor günümüz şartlarında. Çokları çiğ kalıyor, bazıları pişemiyor ve çok büyük bir kitle yanıyor, çürüyor hiç olamadan. Çok ama çok azı da insanlığın yüz akı olma kıvamına geliyor zaman içinde. 

İnsan, insanın kurdu olsa da aynı zamanda öğretmeni de oluyor. Kötü denilen şeyler insana zaman içerisinde çok şey katıyor; kendine getiriyor. El verdikleriniz iyi çıkarsa şansınıza oluyor. İyi çıkmazlarsa onlar da kişiyi birer yaşam filozofu haline getiriyor ve bu oyun yüzyıllardır devam böyle ediyor ve devam edecek. 

Belki bu yazıyı okuyanlar, vefasızlık ve çapsızlık tutumlarını, insan eylemlerini önceden görüp de önlemlerini alırlar! 

Her şeye rağmen, etrafımıza dikkatli bakalım, tedbirli olalım ama iyilikten de geri kalmayalım derim. Çünkü, bazı insanlar da var ki, küçük bir el vermenizle birlikte ne güzel şeyler yapıyorlar. Ufak bir dokunuş, o insanın ne güzel işler yapmasına vesile olabiliyor. Bu tür insanlara yapılan iyilikler de kişi için bir mutluluk ve gurur kaynağına dönüşüyor. Galiba buradaki erdem, kime el verip kime el verilmeyeceğini bilecek kadar olgunlaşabilmektedir.